Sevgili Koçlarımız

İlkbaharın gelişiyle yepyeni bir enerjiyle size seslenmek istedik. Öncelikle bu yazıya tabiatın uyanışıyla birlikte memleketimize anlayış, birlik, beraberlik içinde birbirimizi farklılıklarımızla kucaklayabileceğimiz, empatiyle dinleyebileceğimiz huzur ve barış dolu günlerin gelmesinin hayali ve umudu ile başlamak istiyorum. Umut etmek ve hayal kurmak bizi güzel yarınlara taşıyacaktır. Bunun için de hepimiz birer birey ve topluma hizmet etmeye hazır koçlar olarak elimizden gelen herşeyi yapmalıyız diye düşünüyorum.

Geçen yıl başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi mentorluk projesi başarıyla devam etmekte ve önümüzdeki yıl da daha kapsamlı şekilde sürecektir. Geçen hafta İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen koçluk hakkındaki sunumumuz büyük bir ilgiyle ve yüksek katılımla gerçekleşti. Koçluk projesi bu şekilde başlamış oldu. 14 Mart’ta ise İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapılacak sunumdan sonra da projenin başlayacağını umuyoruz. Tüm bu projelerin duyuruları sizlere yönetim tarafından iletilecektir.

Sosyal sorumluluk projelerinin organizasyonunu üstlenen koçumuz sevgili Burak Güner’e teşekkür ederiz.

Bugüne kadar Practicum mezunu olup tüm ACPC ünvanlı koçlarımıza temsili bir mezuniyet töreni planladık. 25 Mayıs’ta kurucumuz sevgili Ersin Günöy’ü anacağımız, Adler Kanada başkanı Linda Page, Adria Trowhill ve fakültemizin de katılacağı bu anlamlı güne katılımlarınızı bekliyoruz.

24 Mayıs’ta ise Linda Page ‘Systempathy, Coaching with Brain in Mind’ konulu bir günlük workshop verecektir. Linda Page neuroscience konusunda çok değerli hizmetleri olan bir eğitmendir. Bu çalıştayın detayları ise size ayrı bir duyuru olarak da gönderilecektir.

Bir diğer bahar dönemi yeni Workshop’mız ise, değerli koçlarımızdan Cenk Doğru ve Mustafa Çavuşoğlu’nun 16 Nisan günü gerçekleştireceği ‘Çatışan değerlere rağmen işbirliği yaratmak’ programıdır. Değerlerimizle, çatışma ortamlarında nasıl bir ortak nokta bulabileceğimizi tartışacağımız bu program hakkında detaylı bilgiler sizlere önümüzdeki günlerde iletilecektir.

Adler YouTube kanalımızın açılışını da duyurmak istiyorum. Liderlerimizin, koçlukla ilgili değerli bilgiler içeren bu güzel videoları dinlemenizi öneriyoruz. Geri bildirimlerinizi de ayrıca heyecanla bekliyoruz.

Adler’in temel amaçlarından biri olan insana dokunmak her zaman bizim önceliğimiz olacaktır ve rahmetli kurucumuz sevgili Ersin Günöy’un bıraktığı bayrağı gururla ve sevgiyle daha da ileriye taşımaya devam edeceğiz.

Sevgiyle kalın.

Misafir her kültürde önemlidir. Hele bizim kültürümüzde misafirin apayrı bir yeri vardır. Evin en iyi yeri, yemeğin en güzel kısmı, tavrımızın en olumlusu ile misafir ağırlamak içimize işlemiştir. İyi bir ev sahibi olarak, daha misafir gelmeden kendimize ve ortama çekidüzen verir, ikram edeceklerimizi hazırlarız. Tüm ziyaret süresinde de ev sahipliğimiz aklımızdadır. Giyim kuşamımızı, davranışımızı, misafiri gerektiği gibi ağırlamak üzere ayarlarız. Ziyaretin öznesi misafirdir ve ona özenle yaklaşmak ev sahibinin görevidir. Misafiri karşılamakla başlayıp tüm ziyaret boyunca, ta kapıdan uğurlayana kadar bu anlayışla ev sahipliğimizi sürdürürüz. Misafirimize yaşı, konumu, tecrübesi ne olursa olsun büyük bir saygı ile davranız.

Koçluk görüşmeleri de koçun, sürecin ev sahipliğini yaptığı benzer bir tutumla yürür. Görüşmenin başından sonuna kadar özne danışandır. Koç ortamı, becerilerini ve tutumunu, danışanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere özenle sergiler. Görüşmenin başlamasından bitişine kadarki tüm süreci bu özeni göstererek yürütür. Tıpkı iyi bir ev sahibinin misafirinin ziyaretine hazırlanması gibi koç da, koçluk görüşmesine zihin, tutum, davranış ayarlarını yaparak hazırlanır, ayrılmış zaman dilimi içinde yürütülen görüşmenin, danışanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere olduğu bilincini süreç boyunca korur.

Koçluk görüşmesi konunun belirlenmesi, farkındalıkların oluşması, seçimlerin yapılması, aksiyonların belirlenmesi ile sınırlı değildir. Süreç, danışanın gerçek veya sanal ortamda karşılanması ile çalışmaya başlar ve görüşmeye ayrılan sürenin sonunda, danışanın görüşmeden ayrılırken nerede olduğunun gerektiği gibi ortaya konulması ile biter.

Çoğunlukla yeni başlayan koçlarda koçluk görüşmesinin başlarında gösterilen özen, görüşmenin sonlarına doğru zamanın azaldığı endişesi ile eksiliyor. Koçluğun hiçbir bölümünde aceleye getirmeye yer yok. Koç danışanı karşılarken - konuyu belirlerken gösterdiği özeni, görüşmeyi kapatırken - ne ile ayrıldığını ortaya koyarken de göstermek durumunda. Tıpkı misafiri karşılarken gösterilen özenin, uğurlarken de aceleye getirmeden, zarafet ve saygı ile yapılması gibi.

Koçluk görüşmesi, süre dolduğu için sürecin herhangi bir yerinde, danışan bu görüşmeden beklediklerini tam olarak alamadan bitebilir. Görüşme süresi dolduğunda danışanın süreç içinde geldiği her yerde görüşme kapatılabilir. Kapanış, süreçte gelinen yerden bağımsız olarak kendi kuralları ile tamamlanır. Danışanın o anda bulunduğu yer, edindiği farkındalık, bu farkındalıkla neleri farklı yapacağı, almak istediği ev ödevi adımları atlanmadan görüşme tamamlanırsa, görüşmeden elde edilen kazanç da büyür.

Misafiri uğurlarken, ziyaretinin süresinden bağımsız olarak, kapıya kadar geçirdiğimiz, esenlikler dilediğimiz bir davranış modelimiz vardır. Benzer şekilde, koçluk görüşmesi kapatılırken de danışanın o anda bulunduğu yer, ne ile ayrıldığı, ne yapmayı hedeflediği, sürecin neresinde olunursa olunsun kapanışın kuralları içindedir.

Kabın suyu taşımaktaki önemi gibi davranış biçimlerimiz de mesajlarımızı iletmek istediğimiz içerikte aktarmamız için önemli.

Evsahipliğinizi koçluğunuza taşımanız dileğiyle.

Özden Hayale…

Adler koçluk eğitiminde işin tanımını; “rütbesiz, içinde ben olan ve daha çok insana dokunan, sonunda da maddi kazanç sağlayabilen” olarak tariflemiştim. Hayalimdeki işin bu denli gündemimi meşgul etmesi iş kavramını tekrar sorgulamamı sağladı.

Kurumsal hayat ve özel hayat kavramlarını aynı kişi yaşıyorsa, bu kişi birbirinden nasıl ayrılabilir ki?

Koçluk eğitimimden sonra sürekli koçluk yaparak, olma yolculuğuma doğru ilerlemeyi seçtim. Bireysel olarak yer almaya çalışırken bütün olarak dimdik hayatta kalmayı öğreniyor, her öğrendiğimi koçluk duruşuma ekliyordum. Kurum içinde salt koçluk olmaz inançlarına inat, “Kurumsal koçluk kültürü için nasıl öncü olabilirim?” diye düşünmeye başladım.

Özün ne söylüyor?

Özümde ve değerlerimde; paylaşmak, iz bırakmak, kişilerin hayatlarına dokunmak olduğunu keşfettiğim günden beri iş dünyasına bunu nasıl aşılayabilirim diye düşünmeye başladım. Aşı tutmayan projeler çoğunlukta olmasına rağmen seçeneklerin çok olduğuna kalben inandım.

Seçenek çokluğuna mantık haritamda da bir yer bulmam gerekiyordu. Zor anlarda kalbim beynime sufle veriyor, irademin gücüne güç katıyordu. Taşlar derine doğru gittikçe aklım berraklaştı ve seçenek yokluğundan seçenek çokluğuna terfi ettim.

Bu süreçte, içimdeki savaşçı hiç durmadan hayalimi perçinlerken aralarda çıkan öğretmen de stratejimi netleştirme konusunda bana destek oldu. Küçük kazanımlarla hem kendimi takdir ettim, hem de varsayımlarımı alt üst ettim.

Serginin en etkilisi hangisi?

Hayalimin işi için zihin penceremi araladım. Koçlukla ilerleyen firmaları önüme serdim. Serginin içinden hayalime ve inancıma uygun olanları değerlendirmeye aldım. Öncelikli değerlerime dokunanları ön sıraya yerleştirdim.

Sürekli şarj olabilmek için de hayalimdeki resmi ve o resmin bana verdiği güce sarıldım.

Şimdi Lc Waikiki’ de hayalimi yaşıyorum.

Hayallerinizdeki iş tanımını hayata geçirecek cesaretinizin sizi beslemesi dileğiyle;

Sevgiyle Kalın.