Adler Gazetesi

Coaching for Positive Change

 
 

Yansıtma

Duyduklarınızı danışanınıza geri yansıtmak dinlemenin doğal bir sonucudur. Danışandan duyduklarınızı ve sezinlediklerinizi yansıtmak çeşitli amaçlara hizmet eder:

Danışan sizin tarafınızdan fark edildiğini, duyulduğunu ve tanındığını hisseder. Bu ilgi ve güven uyandırır.

Danışan fark edildikçe ve tanındıkça, kendini de daha iyi fark etmeye, duymaya ve tanımaya başlar.

Duyduğunuz hisleri yansıtmak, duygusal farkındalığı da yaratmaya başlar. (Duygusal farkındalık, duygusal zekanın temelidir.)

Hatasız bir yansıtma, danışanın durumunun netleşmesine yardımcı olur.

Basit yansıtmalar kabulü, açıklığı, kavramayı destekleyebilir, ki bunlar gerçeğe yakın olmanın anahtarıdır.

Duyduğunuzu yansıtmak danışanla koordinasyon içinde çalıştırır. Danışanınızın tecrübesini doğru anlayıp anlamadığınızı sınamak için bir fırsattır

Bu beceri ile ilgili birkaç ipucu:

Yansıtmalarınız bir ayna gibi olmalı, fakat danışanı taklit etmemelisiniz. Mümkün olduğunca danışanın dilini ve terminolojisini kullanın.

Danışanın anlattığından gördüğünüz ya da anladığınız kaynakları ve yapıyı da yansıtın, böylece danışanın bu öğelerle ilgili farkındalığını da desteklemiş olursunuz.

Danışanı nasıl görüyorsanız yansıtın, kendi karakterlerini kendilerine gösterin. Örneğin “Bu cesurcaymış!” ya da “Çok şefkatli bir yaklaşım.”

Konuşurken hızınız ve ses tonunuzu ilgi çekecek şekilde kullanın. (Bu sadece yansıtma yaparken değil tüm süreç boyunca gerekmektedir.)

Kısa ve öz olun. Danışanın her söylediğini tekrarlamak zorunda değilsiniz. Tamamlayıcı bir yansıtma oldukça yardımcı olacaktır, örneğin danışanın düşünceleri, sezgileri ve duygularının kısa bir özeti olabilir.

Yansıtmalar mutlaka kelimesi kelimesine yapılmaz. Bazı yararlı yansıtmalar mecaz içerebilir. (örneğin “Sanki kafesteki bir aslan gibi hissediyor gibisiniz.”

Bazen, danışanın ağzından duymadığınız bir şeyi de yansıtabilirsiniz: Duyduğunuz değil, ama sanki hissettiğiniz bir eksiklik vardı.

Danışanın durumuyla ilgili algınıza bağlı kalmayın. Eğer o sizin fikrinize katılmıyorsa, bırakın söylesin.

Bir dostun size yapabileceği en iyi yardım yüzünüze bir ayna tutarak cesaretlendirmektir ki kendi asil görüntünüzü görebilesiniz.
~George Bernard Shaw

Yücel KOSAL
(MCC, CPCC, ACT)

 

Koçluğun dünyayı daha iyi bir yer yapabilmek için elimizdeki en güçlü araçlardan birisi olduğunu hepimiz biliriz. Koçluğun eşlik ettiği pozitife doğru değişim yolculuğu kalplerimizde başlar; hem koçun hem de danışanın kalbinde.. Kalplerimizde bulunan güven ve paylaşım tohumları büyüdükçe bu sürece en büyük desteği verirler. Kalp yeni açan narin bir çiçek gibidir, korku ve yalnızlık geldiğinde kapanır sevgi güneşinin yardımıyla parlar ve yeniden açılır.

Koçlar olarak bizlerin öncelikle kalplerimizi açabilmemiz ve bunun yollarını bulmamız çok önemlidir. Böylece danışanlarımıza el uzatıp bulundukları yerden çıkmalarına destek vererek değişim süreçlerine ışık olabiliriz. Kalbimiz kapandığında kendimizi yargılamadan sadece fark ederek birbirimizle bağlantıda olduğumuzda etrafta varolan sevgiyi hissedebiliriz. Tek başımıza özgün ve aynı zamanda tüm sevdiklerimizle bağlantıda.. Bu bağlantı ip gibidir farkında oldukça bizi sevgiyle doldurup enerjimizi yükseltir. Bu bağlantı bazen doğada olmak, bazen sadece sevdiğimiz şeyleri yapmak bazen de sadece kendimizi dinlemektir.

Bugün kendine şu soruları sor; Kalbinle bağlantın nasıl? Kalbin kapandığında ne hissediyorsun? Ne olduğunda kalbin yeniden açılıyor? Tüm bunları yapabilmen için nasıl olmaya ve neye ihtiyacın oluyor?

Kalbine ilham veren birisi ilgili düşünebilir yazı yazabilirsin. Dünyaya elinden gelenin en iyisini vermek konusunda sana ilham veren birisi ile ilgili okuyabilir ve yazabilirisin. Sana ilham veren şiir, hikaye ve masalları okuyabilirsin. Kalpten verdiğin anları düşünüp seni ne kadar mutlu ettiğini hatırlayabilirsin.

Senin için gerçekten önemli olan değerler ne? Dünyanın karmaşasında onları unutmuş olabilirsin. Etrafımızda ve ülkemizde olan olaylar değerlerimize uygun gitmediğinde bile kendi değerlerini uygulama cesaretini neler destekleyebilir? Gücünü yeniden nasıl alabilirsin?

Bugün kendine samimiyetle tüm bu soruları sor, cevapların kalbine bir ışık olarak indiğini göreceğine inancım sonsuz. Kalbinin sevdiğin bir çiçek gibi açıldığına tanık ol ve ondan yükselen enfes kokuyu tüm hücrelerinde hisset. Bu kokuyu tüm danışanlarınla paylaşarak dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunduğun koçluk yolunda emin adımlarla yürümeye devam et. Sonsuza kadar sonsuzla beraber.

Sevgilerimle,
DIşıl Yazıcı ACC, ACPC

 


Practicum Mezuniyet Töreni


Adler Central Europe olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz Practicum Programı mezunlarımızla birlikte, Adler Kanada Fakülte Başkanı Linda Page ve Eğitmenimiz Adria Trowhill’in de katılımıyla Practicum Mezuniyet Töreni’ni 25 Mayıs günü gerçekleştirdik. Değerli fakülte liderlerimiz ve sevgili mezunlarımızla geçirdiğimiz bu harika seremoninin büyüyerek devam etmesini diliyoruz. Mezunlarımıza çok teşekkür ederiz.



Practicum Kasım Programı Başlıyor


İleri Düzey Koçluk Programı Practicum Sonbahar dönemi kayıtları için ilginize teşekkür ederiz. Programa katılım talebinden dolayı Kasım ayında da Practicum Programı başlayacaktır. Koçluk Yolculuğunda Derinleşmek için İleri Düzey Koçluk Programı: Practicum™ Programı Kasım 2016 kayıtları başlamıştır. Erken kayıt avantajlarından yararlanmak ve sınırlı kontenjan ve başvuru için practicum@adlerce.com adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.

 


Conflict Management (Anlaşmazlık Yönetimi Koçluğu) Aralık Ayında Tekrardan Başlıyor


Geçtiğimiz yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz Conflict Management (Anlaşmazlık Yönetimi Koçluğu) Programı 1 - 4 Aralık 2016 tarihlerinde İstanbul’da yeniden başlayacaktır. Kişilerin etkin bir şekilde belirli anlaşmazlıkları önlemeleri veya yönetmeleri ve anlaşmazlık yönetimi yetkinliklerini arttırmaları konusunda yardımcı olan Anlaşmazlık Yönetimi Programı ile becerilerinizi artırabilirsiniz. Detaylı bilgi ve sınırlı kontenjan fırsatlarından yararlanmak için info@adlerce.com adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.

 


 


Sonbahar Dönemi İzmir Koçluk Programları Başlıyor


Sonbahar döneminde İzmir’de yeniden Koçluk Programlarımıza başlıyoruz.21- 25 Eylül tarihlerinde yapılacak 1. Modül programı ile ilgili detaylı bilgi için bizlere; info@adlerce.com adresinden ulaşabilirsiniz.

 


Adler Central Europe Liderlerinin Video’larını izlediniz mi?


Koçluk ve Koçluk yolculuğun hakkında tüm liderlerimizin “Koçluk” hakkındaki değerli görüşleri Adler Central Europe Youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz. Adler Central Europe kanalına üye olarak “Koçluk” hakkında videoları takip edeblirsiniz.

 

Üniversite Öğrencilerine Gönüllü Koçluk Projesi


IProje 2015 yılında Adler CE Yönetici Koç’larından Burak Güner tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 15 öğrenciye gönüllü koçluk yaparak başlamıştır. 2016 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi olmak üzere 3 üniversitede toplam 100 öğrenciye halen gönüllü koçluk yapılmaktadır. Proje kapsamında bizlere destek olan tüm liderlerimize ilgileri ve destekleri için teşekkür ederiz...


ICF Türkiye’ye Üye Oldunuz mu?


ICF Türkiye Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği, koçluk mesleği, işlevleri ve topluma katkıları hakkında toplumun farkındalığını yükseltmek ve üyelerinin yetkinlik ve etkinliğini arttırmak amacıyla 2005 yılında Türkiye’de faaliyete geçmiştir. ICF Türkiye, koçluğu meslek olarak yapmakta olan bir çok Koç’un da buluşma noktası olmuştur. ICF Türkiye’ye üye olarak bir çok üyelik avantajlarından faydalanabilirsiniz. http://www.icfturkey.org/


Ramazan Bayramınızın Şeker Tadında Aileniz ve Sevdiklerinizle sağlıkla geçmesini dileriz.

Mutlu Bayramlar!

 

Dr.Barbaros KON

Humanica İnsan Kaynakları

KARİYERİMDE BEN OLABİLMEK

Globalleşen Dünya rekabeti, rekabette değişimi, değişim de farklılaşmayı getiriyor. Farklılaşanın yaşadığı farklılaşmayanın yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İşte kariyer hayatımıza bu açıdan bakabilirsek farkı yaratır ve işimizin lideri olabiliriz. Farklı olabilmek için önce okuduğumuz okulu veya yaptığımız işi farkı görebilmemiz gerekiyor bunun içinde mesleğimize farklı bakabilmemiz ama en önemlisi güçlü hayaller kurabilmemiz ve yaratıcı bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Bu dünya da var olabilmek için insan ilişkilerimizde, düşünce tarzımızda ve iş yapış tarzımızda değişim göstermemiz gerekiyor. Geçmiş kalıplarımız ve mevcut yapımız ile bu yeni ortama uygun çözümler üretmek sadece kendi kapasitemizi aşmaktır. Her şeyin değiştiği bu ortamda ya ölümü bekleyeceğiz, ya değişimi yaşamayı seçeceğiz ya da değişimi yöneteceğiz. Einstein çok güzel söylüyor “ Sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorsanız, DELİSİNİZ” demiş. Sizde hala okulda okuduğunuz kitaplarla, derslerle bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız, hala standart mülakat teknikleri ile iş görüşmelerine katılıyorsanız, standart CV’ler hazırlayıp çağrılmayı, standart iş görüşmeleri yapıp işe kabul edilmeyi bekliyorsanız bence siz de DELİSİNİZ. İşte bu yazıda size özellikle yaptığınız meslekte daha iyi değil daha farklı olmayı vurgulayacağım ama önce size kendinizi keşfettirteceğim.

Ben hep şuna inanırım; farkındalığı olanlar her zaman fark yaratır, fayda yaratır ve başarılı olurlar. İşte başarı önce kendinizi tanımakla yani kendinizle ilgili farkındalıkla başlar. Yaşamanız boyunca yapabileceğiniz en güzel yolculuk, kendinizden doğru başlayan bir yolculuktur. Unutmayın dışarıya bakan rüyadadır, kendi içine bakan uyanıştadır. Bu yazıyı bitirdiğinizde, bir iş görüşmesine gitmeden önce kendi içine bakmış ve kendinden yolculuğa başlamış birisini bulacaksınız. Çünkü iş görüşmesine gelen birçok kişinin hatta iş hayatındaki birçok kişinin kendilerinin kim olduğunu ve ne istediğini bilmediklerini görmekteyiz. Zaten yapılan bir araştırmaya göre iş seçiminde kendimizin etkisi sadece %18, diğer %82’nin dağılımı ise şöyle; %9 öğretmenler, %26 arkadaşlar, %47 ise ailemiz etkili olmuş. Üniversitede derse girdiğimde dönemin başında öğrencilerime ilk sorduğum soru şu; olmak istediğin yer neresi? Ne yazık ki öğrencilerimin birçoğu öyle yerler ve meslekler söylediler ki hiçbiri okudukları bölümle alakası yok. Ardından burada okuma nedenlerini sorduğumda “annem-babam istedi” diyorlar. Annen baban senin kötülüğünü ister mi dediğimde “istemezler” diyorlar ve sonuçta şunu anlıyorum ailemizle konuşmuyoruz ki. Ailemizde birazdan benim size soracağım soruları size sormuyor ki? Ondan sonra %95’imiz istemediğimiz bir bölümde okuyor ve %90’nımız ise hayal etmediğimiz bir mesleği yapıyoruz.

İşte her şey hayal etmekle başlıyor. Einstein der ki “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayal gücü ise her yere”. Unutmayın peşlerinden gidecek yeterli gücünüz varsa bütün hayalleriniz gerçek olabilir. Ancak öncelikle hayallerinizi vizyona, vizyonunuzu amaçlara, amaçları hedeflere ve hedefleri eylemlere dökerseniz hayalleriniz gerçek olabilir. Hayalle vizyon arasındaki fark eylemdir. Eyleme geçirilmemiş bir vizyon sadece hayaldir. Vizyona sahip olmak gelecek resme sahip olmak demektir. Yani 2030 yılının “Ocak ayında bir sabah nerede uyanıyorsunuz?”, “nasıl bir evde uyanıyorsunuz?”, “nasıl bir işe gidiyorsunuz?”, “işyerinde kapınızda ne yazıyor?”. Eğer bunların cevabını net olarak verebiliyorsanız hayatınızın kontrolü sizin elinizdedir, yoksa hayatınızın kontrolünü başkalarına verecek ve başkalarının kontrolünde onların istediği hayatı yaşayacaksınız demektir. Gelecek resmi yani vizyonu net olan biri “algıda seçicilik” mantığı ile önüne çıkan fırsatları görür ve seçer, aksi halde tabiri caiz ise ineğin trene baktığı gibi önündeki fırsatlar gözünün önünden geçip gider yani seyirci olur. İşte bu hayatta seyirci değil sürücü olmak istiyorsanız şimdiden bu soruların cevaplarını arayın ve yola cesaret göstererek çıkın. Kaplumbağlara dikkat edin kafalarını çıkardıklarında ilerleyebiliyorlar.

Gelelim size ayna tutacak sorulara…Peki bu sorular ne? Bu soruları size bir arkadaşınız sorsun ve siz gözlerinizi kapatarak iç dünyanızda bu sorulara cevap verin.

Ben Kimim ve Ne İstiyorum?
Kendimi Nasıl Bir İnsan Olarak Algılıyorum?
Kendimi Seviyor muyum?
Kendimi Değerli Buluyor muyum?
Hayalim Ne?
Hayalimi Gerçekleştirme Gücüne Sahip miyim?
Hayat Amacım Ne? Ne İçin Yaşıyorum?
10 Yıl Sonra Olmak İstediğim Yer Neresi?
Bu Yerin Benim İçin Önemi Ne?
Bu Yerde Olabilmek İçin Nelere İhtiyacım Var?
Hangisini Önce Gerçekleştireceğim?
Nasıl Gerçekleştireceğim? Bu Konuda İlk Adımım Ne Olacak?
İlk Adımı Ne Zaman Atacağım?
Bu Adımı Attığımda ve Olmak İstediğim Yerde Olduğumda Hayatımda Neler Daha Farklı Olacak?
Bu Yolculuk Sırasında Hangi Güçlü Yönlerimden Faydalanacağım?
Benim Kimseye Ezdirmeyeceğim Temel Değerlerim Neler?
Benim Motivasyon Kaynaklarım Neler?
Bu Hayattaki Rollerim Neler?
Bu Dünya Bana Göre Nasıl Bir Yer?
Kendimi Geliştirmek İçin Öncelikli Olarak Yapmam Gerekenler Neler?

İşte sadece 5 dakika ayıracağınız bu soruların cevaplarını bulduğunuzda, kendinizi tanımaya başladığınızı göreceksiniz. Bazı soruların cevaplarını bulamayacaksınız ancak en azından bu soruları kendinize bugüne kadar sormadığınızın farkına varacaksınız. Bu bile büyük bir farkındalık. Başarı, kendini tanımaktan başlar. Kendini tanımak yetmez, vizyonunu ve amaçlarını belirlemen, bu amaçları gerçekleştirmek için strateji ve planları oluşturman ve bu planları eyleme geçirip sürekli kontrol edip geliştirmen halinde başarı gelir. Yönlendirici bir vizyona sahip olmayan bir kişi de hayatta işinin lideri olamaz. Amin Malouf der ki “Hayat Başlar ve Biter ! Nasıl başlayıp, ne zaman ve nerede sona erdiği değil, ikisi arasına neler sığdırabildiğin önemlidir.” İşte iş görüşmesine giderken, görüşme tekniklerini bilmeden önce “kendini” bilmelisin. Ben bu yazıda size ayna olmaya çalıştım. Bu aynaya baktığınızda karşınızda kendinizi, yani bir cevheri göreceksiniz, işte bu cevheri mücevhere döndürmek için neler yapabilirsiniz onu da bir sonraki yazımda paylaşıyor olacağım.

2016 yılının size parlak bir gelecek getirmesi umuduyla sağlık, mutluluk ve başarı dolu nice yıllar dilerim… Sevgiyle Kalın…
 
Ana Sayfa  |  Adler  |  Hizmetler  |  İletişim